Sosyal Medya

Makale

Modern İnsanın Çok Yüzlülüğü…

Modern insan çok yüzlü... Müslüman da modernliğin kültüründen beslenmiş o da çok yüzlü hale gelmiştir. Yüzünü çıkardığımızda kalacak olan yüz hangisi acaba? Müslüman mı modern mi? İstisnası mı? Elbette ki var ve bu istisnalar kurucu olacaklardır... Önemli olan bu kurucu istisnaların kim olduğu ve hangi ahlaki yapıya sahip olduklarını gözlemlemek ve görebilecek bir bakışa sahip olabilmektir.

Fark edememek...

Modern Müslüman insan zavallı olduğunu fark etmiyor. Farkında olmadan modern insan gibi düşünüyor, davranıyor ve tepki veriyor... Bu ciddi bir sorun...

Teorik olarak bakıldığında her dönemde çok yüzlüler vardır ve olacaktır da… Ama hiçbir dönem, bugün adına modernlik dediÄŸimiz düzeyde çok yüzlülüğü asli bir özellik olarak ortaya koymamıştır. Yani bir sapma deÄŸil asli bir unsur olarak çok yüzlülük öne çıkıyor... Modern olanla kadim olan arasındaki farka göndermedir bu aynı zamanda...

Modern özne, özcü bir özne değildir. Bilgisi de kendi öznelliğinin sonucu elde edilendir. Yani her halükarda farklı yüzleri kendisi için meşru kabul edebiliyor. Zaten bu yüzden hem dindar, hem laik, hem eşcinsel olmayı rahatlıkla kabul edebiliyor. Mesele açık yani modernliğin üzerine kurulu olan ontolojik kabullerin bizzat kendisi bu çoklu kimliği meşrulaştırıyor. Bu da özneye tanınan ayrıcalıktan dolayıdır. Tarihin hiçbir döneminde özne bu biçimiyle bilginin bizzat kaynağı haline getirilmemiştir. Aradaki farkı da burada görmek gerekiyor...

Modernlikten kastım; on altıncı yüzyılda oluşan ontolojik ve epistemolojik kabullere dayalı olan sistematik dünya görüşüne bağlılıktır.

Modernlik öncesi dönemde, insanlar, günah iÅŸliyor olabilir, yanlış tanrıya inanıyor olabilir, içlerindeki kâhinlerin sözlerine inanabilirler ama birey kendi bilgisinin oluÅŸturduÄŸu bir kültürde yaÅŸamıyordu. Kadim dünyanın kabulü ile modern dünyanın kabulleri arasında ciddi farklar vardır.  Modern denildiÄŸinde sözlük anlamı ile deÄŸil ıstılah anlamıyla yorumlamak lazım…

Bu meseleye farklı ÅŸekillerde bakılabilir. Ben ayrımları üzerinden bakıyorum ama birileri de benzerlikleri üzerinden bakabilir. Hâlbuki kadim kültürde bilgi dış âlemden elde edilir. Yani dış âlemde varlık var ve onun bilgisi elde edilir.  Fakat modern bilgide kozmosun bilgisi öznenin kendisinden neÅŸet eder.

Şöyle bir yaklaşım geliÅŸtirilebilir: modern özne, zaten özü kabul etmediÄŸi için kendi içinde çoÄŸulcu bir benliÄŸi kuÅŸanabilir. Bu sahip oldukları görüşle iliÅŸkili bir tutumdur. Bunda eleÅŸtirilecek ne var ki? Denebilir… Ancak modernlik çok yüzlülüğü tanrıyı veya sonsuzluÄŸu negatif olarak taklit ederek yıkıcı bir durum ortaya çıkarıyor. Kötülüğün bu kadar yaygınlaÅŸmasının sebebi de kanaatimce bu... Meseleyi derinlikli ele almalıyız. Ayrıca insanın tek yüz üzerinden farklı yüzlere yani benliklere sahip olması sorun deÄŸil. Ama tek benlikten beslenmeyen çok benlikli bir yapı sorun oluÅŸturuyor, öncelikle bilinci yarıyor ve ÅŸizofrenik bir yapı oluÅŸturuyor. Bunu da kendileri açıklıkla dile getiriyorlar. Modern insan ÅŸizofrenik insandır. Özü kaybettiÄŸi için çoklu yüzlere sahip ama bunu duyusal zevk ile beslediÄŸi içinde sorun büyüyor.  Burada kurucu benliÄŸi kaybettikleri için kültürel benliklere kapı aralıyorlar ve böylece parçalanmanın yollarını yasalaÅŸtırıyorlar.

Kuantum, hem öznel hem de göreli bir bakışı öne çıkartır. Ve kuantumda izlenilen ÅŸey izleyene göre biçim kazanıyor. Bu da tam bir öznellik saÄŸlıyor.  Yani özne bilginin oluÅŸumunda birinci amildir. Bütünün Parçaları için parça olduÄŸunu söyleyen de öznedir.

Kadim bakışa sahip olanlar bugün de var. Ama onlar etkilerini kaybettiler. Hala Müslümanlar kadim bir kültüre dayalılar. Bilgi, onlara göre verili olandır. Vahyi bilgiyi verili bilgi statüsünde görürüz... Elbette ki kötülük ve ÅŸeytanlaÅŸma her dönemde vardır. Ama büyük ÅŸeytan küçük ÅŸeytanları dikkatten kaçırmamalı… Bu uyarı doÄŸru ama sistem olarak düşündüğümüzde bu büyük ÅŸeytan neredeyse her ÅŸeye sirayet etmiÅŸtir… Birçok ÅŸey bugün o kültürden beslendiÄŸi için bu kadar yaygınlık kazanıyor. Basit bir örnek; reklam, kötü yâda iyi reklam fark etmez, reklam reklamdır, yani iyidir. Bu durumun dinde yeri yoktur... Yani iyi ve kötü kavramları boÅŸa çıkartılıyor.

Bugün meseleyi doğru anlamak için analitik bakış şarttır. Analitik yaklaşım şeytanın da farklı katmanlara sahip olduğunu rahatlıkla bize gösterir. Sadece şeytanın değil şeytansı durumların, olguların ve kişilerinde farklı boyutlara sahip olduğu akıl açısından bedihidir. Ben fark üzerinden okuduğum için böyle yorumluyorum. Bir başkası da bütün üzerinden yorumlayabilir. Bu iki bakışın işlevselliği açısından değerini konuşabiliriz tabii ki...

KentleÅŸme bugün için kaçınılmaz bir ÅŸekil almıştır. Müslümanların artık kentli olma zamanı çoktan geldi. Sanatsever, estetik kaygısı olan, bilgili, nezaketli, çekici, sempatik, mütevazı ÅŸahsiyetleri kentli bir hayata hazırlamalıyız… Modern kimlik,  Müslüman olma haysiyetine sahip olunduÄŸunda zarar veremez.  Kent, tarihsel süreç boyunca vardı. Kentli olmak eÄŸer bir yozlaÅŸmayı içinde taşımıyorsa deÄŸerli olandır. Modern yada kadim yunan/batılı kentler, düzene dayalı ve bu aklın belirlediÄŸi bir düzendir. Ä°lahi herhangi bir boyutu yoktur. Bu ÅŸu demek deÄŸil, Müslüman akıl kendi ÅŸehrini/ kentini kendisi kuramaz, bilakis kurmalıdır da… Sanat, estetik ve güzellik elbette ki insan ruhunu geliÅŸtiren olgulardır. Bu olguları hangi akıl düzeninden hareketle gerçekleÅŸtirdiÄŸimiz önemli... Siyasi, sosyal olanın ve bireyin hangi yapı üzerinden kurulacağı bakımından önemli...

Bu noktada kendilik bilgisi temel olmalıdır. Bu kendilik bilgisi ise ancak Allah'ın sıfatları üzerinden ve bunun tecrübeye konu edinilmesiyle elde edilebilir. İkbal, düşüncesinin temeline tecrübeyi koyar, bu önemli, eğer bir şey tecrübeye konu edilebiliyorsa o zaman onu bilginin de konusu yapabiliriz. Kendilik bilgisini işte bu tecrübe üzerinden bilgiye dönüştürebiliriz. Burada kapalı bir alan var. Ama bu kapalılık Allah ile insanın aynı özne olmakla vasıflanması yüzündendir. Bu nokta çok önemli ve buradan yola çıkıldığında yaratılış ve hayat arasındaki ilişki ve imtihanın oluşunun neye tekabül edeceği meselesi de biraz daha açıklık kazanacaktır.

İslam, Kuran üzerinden insanların çoğunluğunun cehenneme gideceğini ihtar eder. Azınlık bir istisna olarak öne çıkartılır. O azınlık işte modernliği yanlışlayacak ve yadsıyacak şeyi bulmakla yükümlüdür. Meseleyi bu çerçeve içinden okumak lazım... İmtihan dünyası ve her imtihanda olduğu gibi bu imtihanda da dökülenler olacaktır. Burada çokluğa gönderme yapmak imtihanın ciddiyeti ile ilişkilidir. O rahmeti ile âlemleri kuşatmıştır.

Meselenin özü Asr suresinde aktarılmıştır: ‘insanlar hüsrandadır diye baÅŸlayıp ancak; iman edenler, salih amel sahipleri, hakkı ve sabrı tavsiyeleÅŸenler’ istisna edilmiÅŸlerdir.Birçok ayet imtihanın ne kadar önemli ve çetin geçeceÄŸini gösteriyor. O yüzden uyduruk nedenlerle dinden uzaklaşılamaz  Ã¼Ã§ sınıfa ayrılıyor kurtulanlar; sabikun olanlar, mukarrebun olanlar ve kitabı sağından verilenler…

Kimin neyi istediği kişinin kendisine bırakılmıştır, hesabı da ona göre görülecektir.

Allah dileÄŸini en iyi bilendir…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.